MutLu son
1 sayfadaki 1 sayfası
MutLu son
İki sevgili varmış Hani insanın içini kıpır kıpır ettiren umut dolu bir sevgiymiş onlarınki. Evlenmeyi
düşünüyorlarmış. Derken bir gün delikanlının yurt dışıina gitme mecburiyeti doğmuş. Kız gözyaşları
içinde kalmış. Onsuz nasıl yaşayacağını bilemiyormuş. O zaman delikanlı cebinden bir yüzük çıkartmış
ve demiş ki 'Ben iki yıl sonra döneceğim. Eğer döndüğüm güne kadar parmağından bu yüzüğü hiç
çıkartmazsan beni gerçekten sevdiğini anlayacağım ve hemen evlenecegiz.' Genç kız çaresiz kabul
etmiş. Çocuk gitmiş.
Kız yüzüğü hiç ama hiç çıkartmamış. Taa ki... Taa ki sevgilisini karşılamaya gittiği güne kadar. O gün
rıhtımda durmuş kendisine nişanlısını getiren geminin kıyıya yanaşmasını izliyormuş heyecanla.
Birden güvertede delikanlıyı görmüş. Yüreği ağzına gelmiş. Sevinç içinde kendisini göstermeye
çalışmış.
Elini cebinden çıkartıp sallayayım derken "şıp" diye bir sesle irkilmiş. Yüzük parmağından düşmüs,
denizin derinliklerinde kaybolup gitmiş! Ne yaptıysa, ne söylediyse delikanlıyı ikna edememiş. Çocuk
kızı terk etmiş. Zaman geçmiş.
Kız bir gün hep nişanlısıyla birlikte gittikleri balıkçıya uğramış. Birde bakmış ki delikanlı orada! Hemen
yanına yaklaşıp olanları anlatmaya çalışmış. Delikanlı ilk başlarda biraz soğuk davrandıysa da
sonunda yelkenleri suya indirmiş. Uzun ayrılığın getirdiği özlemle birbirlerine sarılmışlar. Mutluluk
yüzlerinde okunuyormuş adeta. Bu olayın şerefine hemen yemek sipariş etmişler. Bir kaç dakika sonra
bir tabakta balıkları gelmiş. İştahla çatal bıçağa davranmışlar.
Balığı kestiklerinde içinden ne çıkmış dersiniz?
Yüzük dediniz değil mi?
Bilemediniz.
Kılçık!
Siz çok fazla Türk filmi seyretmişsiniz...
düşünüyorlarmış. Derken bir gün delikanlının yurt dışıina gitme mecburiyeti doğmuş. Kız gözyaşları
içinde kalmış. Onsuz nasıl yaşayacağını bilemiyormuş. O zaman delikanlı cebinden bir yüzük çıkartmış
ve demiş ki 'Ben iki yıl sonra döneceğim. Eğer döndüğüm güne kadar parmağından bu yüzüğü hiç
çıkartmazsan beni gerçekten sevdiğini anlayacağım ve hemen evlenecegiz.' Genç kız çaresiz kabul
etmiş. Çocuk gitmiş.
Kız yüzüğü hiç ama hiç çıkartmamış. Taa ki... Taa ki sevgilisini karşılamaya gittiği güne kadar. O gün
rıhtımda durmuş kendisine nişanlısını getiren geminin kıyıya yanaşmasını izliyormuş heyecanla.
Birden güvertede delikanlıyı görmüş. Yüreği ağzına gelmiş. Sevinç içinde kendisini göstermeye
çalışmış.
Elini cebinden çıkartıp sallayayım derken "şıp" diye bir sesle irkilmiş. Yüzük parmağından düşmüs,
denizin derinliklerinde kaybolup gitmiş! Ne yaptıysa, ne söylediyse delikanlıyı ikna edememiş. Çocuk
kızı terk etmiş. Zaman geçmiş.
Kız bir gün hep nişanlısıyla birlikte gittikleri balıkçıya uğramış. Birde bakmış ki delikanlı orada! Hemen
yanına yaklaşıp olanları anlatmaya çalışmış. Delikanlı ilk başlarda biraz soğuk davrandıysa da
sonunda yelkenleri suya indirmiş. Uzun ayrılığın getirdiği özlemle birbirlerine sarılmışlar. Mutluluk
yüzlerinde okunuyormuş adeta. Bu olayın şerefine hemen yemek sipariş etmişler. Bir kaç dakika sonra
bir tabakta balıkları gelmiş. İştahla çatal bıçağa davranmışlar.
Balığı kestiklerinde içinden ne çıkmış dersiniz?
Yüzük dediniz değil mi?
Bilemediniz.
Kılçık!
Siz çok fazla Türk filmi seyretmişsiniz...
RuHcöpLüü- Mesaj Sayısı : 251
Kayıt tarihi : 04/07/08
Nerden : SevqisizLer yuRdundan
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz